Society, Politics, and Economy in Modern Turkey: Sociology of Turkey - Maintained by Tugrul Keskin
We are at a point in our work when we can no longer ignore empires and the imperial context in our studies. (p. 5)
― Edward W. Said, Culture and Imperialism

Sunday, December 14, 2014

Hegemonya - Tanıl Bora

Birikim | 10.12.2014

Hegemonya kavramını ailecek seviyoruz. Gerçi AKP iktidarıyla ilgili, hegemonyanın yerini diktatörlüğe bırakma eğilimlerinden de söz ediliyor. Yersiz de değil bunu tartışmak. Ne olursa olsun, AKP’nin ‘altın çağında’ elde ettiği hegemonik kazanımları baki. Ayrıca hegemonik usullerle diktameşrep usullerin harmanını yapmak da mümkündür. Nasıl derler: “Osmanlı’da oyun çoktur”.
Hegemonya, ağız doldurucu telaffuzuyla da açık ediyor anlamını: İktidarın her yerde hazır ve nazır olması demek, dip köşe her yere nüfuzu demek. Kudretli bir hakimiyeti anlatmak üzere “hegemonya” deniyor genellikle. En meşhuru: Amerikan hegemonyası. “Küresel hegemonya”… Hegemonya, bu cephesiyle, zihnimizde bir tür totaliter düzeni canlandırıyor.
Bu kavrama düz anlamının ötesinde bir derinlik kazandıran Gramsci’de, hegemonyanın, fazladan, rıza üretim kabiliyetiyle tanımlandığını biliyoruz. Yönetilenlerin, alttakilerin, ezilenlerin de bir kısmının rızasını kazanmayı başaran bir iktidardır hegemonik iktidar. Onlar arasında da ittifak bağları kurabilen, onların gönlünü kazanabilen iktidardır.
Hegemonyanın, doğrudan doğruya bu rıza üretim kabiliyetiyle ilgili, kolay unutabildiğimiz bir cephesi daha var: Hasımlarını kendi gündemine tabi kılması, daha vahimi, kendine benzetmesi. Kendine benzetmekle, üslûbun bulaşmasını kastetmiyorum sadece. Sadece “sen kimsin!” heyheylerinin, Abdülmucit Keserbiçer projeciliğinin ‘herkese’ intikalini kastetmiyorum. Asıl mühimi, hasımlarını, kendi “anti”lerine indirgemesidir. Böylece, onları kendi akislerine, kendi aksi sedalarına dönüştürmesi…

DEVAMINI OKUMAK ICIN......

No comments:

Post a Comment