Society, Politics, and Economy in Modern Turkey: Sociology of Turkey - Maintained by Tugrul Keskin
We are at a point in our work when we can no longer ignore empires and the imperial context in our studies. (p. 5)
― Edward W. Said, Culture and Imperialism

Saturday, August 11, 2018

Turk-Amerikan Iliskileri Uzerine Okunabilecek Dort Kitap

Vizesiz Müttefik 

Ceyhun Bozkurt

Destek Yayinlari, 2017

15 Temmuz’da İncirlik’te ABD birliği nasıl kuşatıldı?  Kayıp silahlar nereye gitti?  2012 yılındaki çatışmaları bir yıl öncesinden bilen CIA ajanı kimdi?  ABD tarafından müdahale edilen baro seçimlerinin perde arkasında neler oldu?  Zirve Yayınevi katliamının ardında hangi ayrıntılar gizli?  Günümüzün Lawrence’ı kimdir?  ABD ile PKK arasındaki ilk temas ne zaman gerçekleşti?  ABD’ye karşı çıkan iki bakanın 1990’daki tarihi öngörüsü neydi?  Misyonerlerden NGO’lara (Hükümet Dışı Kuruluşlar) uzanan tarihi misyon nedir?     Türkiye’nin Çelik Harekâtı sonrasında ABD yönetimine yansıyan raporlarda “Türkiye/Türk Ordusu hizadan çıktı” diye değerlendirmeler yer almıştı. Bu ifade, 65 yıllık Türkiye-ABD ilişkisinde adeta bize verilen görevi tanımlıyordu: Hizada durmak. Türkiye, her hizadan çıkma eğilimi sonrası bir müdahaleyle yeniden hizaya sokuldu. Ancak artık mızrak çuvala sığmadı. PKK/PYD ile FETÖ terör örgütlerine verilen açık destek, DEAŞ üzerinden bölgeyi dizayn operasyonları Türkiye’nin sabrını taşırdı ve karşı hamleler yapıldı. 15 Temmuz 2016 tarihindeki işgal girişimini de püskürten Türkiye karşı atağa geçti. ABD’li yetkililerin “kara gücümüz” dediği PKK/PYD terör örgütü kıskaca alındı, “müttefikimiz” dediği FETÖ ve diğer yıkıcı yapıların militanları cezaevlerine atıldı. Artık Türkiye ile ABD, iki müttefikten çok giderek sertleşen bir bilek güreşinin iki tarafı gibiydi.  Bu kitap, bu bilek güreşine bir günde gelinmediğini anlatıyor. Kitapta, 200 yıllık mazisi olan ve özellikle 1990’lardan sonra sertleşen mücadelede ABD’nin PKK terör örgütüne verdiği destek ekseninde gelişmeler en ayrıntılı bir şekilde inceleniyor. VİZESİZ MÜTTEFİK’te birçok ayrıntıyı görecek, öğrenecek ve değerlendirebileceksiniz. VİZESİZ MÜTTEFİK, güvenlik uzmanı Mete Yarar’ın yazdığı önsözde de belirttiği gibi yıllar sonra bile Türkiye-ABD ilişkilerini merak ettiğinizde elinizin altında bulundurmak isteyebileceğiniz bir eser.
https://www.idefix.com/kitap/vizesiz-muttefik-clz/arastirma-tarih/politikaarastirma/turkiye-politika/urunno=0001741619001


Türkiye'deki Amerika  
İkili İlişkiler ve ABD'nin Örtülü Operasyonları 

Sait Yılmaz

Kaynak Yayınları, 2014


Bu kitap, hem ABD'nin bu topraklardaki örtülü ve açık operasyonlarının bir tarihidir hem de bu operasyonların ülkemizi getirdiği durumun bir resmini çizmektedir.  İlk ticari ilişkilerden Wilson prensiplerine, Cumhuriyet'in kuruluşundan İkinci Dünya Savaşı sonrası ve Irak'ın kuzeyindeki kukla devletin inşasına kadar Türk-Amerikan ilişkilerinin seyrini, Milli Güvenlik ve dış politika uzmanı Doç. Dr. Sait Yılmaz'ın güçlü kaleminden okuyacaksınız.  Türkiye'deki Amerika, siyasi, ekonomik, askeri, sosyal, istihbari, ve teknolojik boyutlarıyla Türk-Amerikan ilişkilerinin perde arkasını gözler önüne sermektedir.  "Türk-Amerikan ilişkilerini anlamadan Türkiye ile ilgili yapılacak her türlü analiz büyük ölçüde eksik kalacaktır...

https://www.idefix.com/Kitap/Turkiyedeki-Amerika/Sait-Yilmaz/Arastirma-Tarih/Politika-Arastirma/Uluslararasi-iliskiler/urunno=0000000586293







Türkiye'nin Soğuk Savaş Düşünce Hayatı  

Antikomünizm ve Amerikan Etkisi

Cangül Örnek

Can Yayınları, 2015

II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle beraber Türkiye, hem iç politika hamlelerinde hem de dış politikada rotasını değiştirecek adımlar atmıştır. "İçeride" çok partili siyasi hayata yeniden geçme, "dışarıda" da ABD önderliğinde tesis edilen "hür dünya" ülkeleri arasına katılma kararı alınmıştır. ABD dostluğu, sempatisi ve mücahitliği, Kore Savaşı'na Türkiye'nin de ABD lehine asker göndermesiyle zirve noktasına vardı. Her ne kadar Kemalistler için "bağımsızlık", liberaller için "demokrasi", İslamcılar için de "mukaddesat" çok önemli olsa da Sovyetlere karşı ortak noktaları Amerikan dostluğu, sempatisi ve mücahitliği olmuştur.  Türk Sosyal Bilimler Derneği "Genç Sosyal Bilimciler" ödülünü kazanan bu çalışma, zihniyet ve toplumsal algıların nasıl oluştuğunu/oluşturulduğunu, akademik çevrelerin, dergi ve gazetelerin nasıl işlevler üstlendiğini gösteriyor. Özenle, ciddi ve emek gerektiren bir kaynak ve arşiv taramasıyla hazırlanan bu kitap, zihniyet araştırmaları ve tarihi için önemli bir çalışma…

https://www.idefix.com/Kitap/Turkiyenin-Soguk-Savas-Dusunce-Hayati/Arastirma-Tarih/Politikaarastirma/Dunya-Politika/urunno=0000000636839








Sivil Örümceğin Ağında   

Mustafa Yıldırım

UDY - Ulusdağı Yayınları 2014

ABD parti örgütlerinin, Quantum Şirketi [Temsilcileri George Soros] bankerlerinin, Alman, İngiliz, Fransız, Hollanda, Belçika, İran siyasal partilerinin, İsrail bağlantılı vakıfların ve uluslararası şirketlerin kurduğu örgütlerden oluşan ve istihbarat örgütlerince desteklenen şebekenin çabalarıyla birçok ülkede kitleler eylemlere sürüklendiler.  Ülke bütçelerini aşan paralarla kışkırtılan eylemlerle tarihsel köklere dayanan kurumlar parçalandı; çok partili, ama güdümlü siyasal ortam oluşturuldu. Ülkelerin doğal kaynakları, sanayileri, para piyasaları, bankerlerin-kartellerin eline geçti. NATO Genişletme Projesi uyarınca ülkelerde, bu arada Türkiye’de de, Brüksel ve Washington’dan yönetilen gençlik örgütleri kuruldu. Uzay savaşları teknolojisiyle donanan yeni üslerle bağımsızlık isteyenlere karşı saldırı üsleri oluşturuldu. Ülkelerde din perdesi arkasına gizlenmiş baskıcı-gerici şebekeler, güvenlik ve yargı kurumlarını tümüyle yabancılara teslim ettiler.   Ülkemizde azınlık milliyetçiliği örgütlenmesi ve İran Şia yayılmacılığı, örümcek ağıyla bütünleşti. TESEV, ARI gibi ana örgütlerin güdümünde “yerel yönetimlere özerklik” başlığı altında baştılan çalışmalarla federasyon alt yapısı tamamlandı. Yabancı devletlerin elçiliklerinde, yayılma örgütlerinde yıllarca çalışanlar meclise girdiler, hatta bakan oldular.  Ulusalcı muhalefet ya ezildi ya da ele geçirildi; tek merkezden yönetilen medya oluşturuldu. TSK, yeniden yapılanma programıyla, eğitiminden birlik düzenine dek değiştirildi; “Dünyada Barış” ilkesinden uzaklaşıldı; ABD-AB’nin tasarladığı yeni kolonicilik düzenine uygun ideolojiyle donatıldı ve sömürgeciliğin destek gücüne dönüştürüldü.  “Örümcek Ağı” örgütleri, yerli işbirlikçileriyle seçtikleri “umut veren lider adaylarını” ABD’ye gönderdiler. Bazı üniversitelerde Amerikan ajanlarının odaklandığı merkezler açıldı. Bu merkezler gençleri, Amerika’da bile “gerici” olarak nitelenen örgütlerle ilişkilendirdiler, ABD Dışişleri’nin “Genç Siyasi Lider” programlarıyla Amerika’ya taşıdılar. Gazeteciler aynı kanallarla etkili kişilerle ilişkilendirildiler. Koloniciliği destekleyecek yeni yetme yazarlar, ABD’de kurslardan geçirilerek piyasaya sürüldü.*  Güdümlü  “sivil-asker” şebekesinin yıllardır yabancılarla birlikte hazırladığı Anayasa tasarıları, Cumhuriyet devletinin temellerini yıkacak biçimde yasalaştırıldı. Ulusal birliği parçalayacak; halkı çatışmaya sürükleyecek yeni yapılanmalarla paralel yönetimler oluşturuldu. ABD ajanlarının amaçladıkları gibi, “toplumsal algılama dizgesi” yeniden üretildi.  “Uluslararası Din Hürriyeti” operasyonuyla güçlendirilen ‘cemaat’ örgütleri, azınlık milliyetçisi liberal teslimiyetçiler, İran İslam Devrimi merkezinden silah-para alan al-Quds ve Hizbullah örgütleri, aynı cephede buluştular. Kürt milliyetçiliğini güçlendiren sivil şebekenin katkılarıyla “açılım-barış” denilerek yurt birliği parçalanmaya başlandı. Bu girişimin alt yapısını oluşturan sivil şebekenin önde gelenleri “akil adam” komisyonlarına seçilerek , egemen devleti parçalama kararlarını benimsetmek için çalışmaya başladılar.  Bu kitabı dokuz yıldır etkisizleştirmeye çabalayanlar, bildik yöntemlere başvurdular. Akiller arasına giren taraflı gazete yazarı, “Mustafa Yıldırım’ın, istihbarat raporlarıyla sivil toplumu fişlediği, Sivil Örümceğin Ağında kitabı” diye yazdı.**  Araştırmanın bir istihbarat raporunun kitaplaştırılmış biçimi olduğu izleniminin yaratılması, yıkım operatörlerinin de amaçlarına uygundur. Bu tür kişiler, bazen gereğinden çok bölümler aktardığım açık-resmi örgüt raporlarını, yabancı yayınları görmezden geliyor; sözde sivilleri ve iktidar sahiplerini kışkırtmaya çalışıyorlar. Oysa operasyonun tarihsel geçmişi ve temel yapısı ele alınmış; ana örgütler çözümlenmiş; başka ülkelerden operasyon örnekleri verilmiş; tüm adlar açık raporlardan, yayınlanmış biyografilerden alınmıştır.  Örümcek ağını destekleyen CIA, MOSSAD, MI6, BND, EYP, SAVAMA, VEVAK, al-Quds Kuvvetleri gibi örgütlerin içerdeki şebekeleri ortaya çıkarılmadıkça, “danışman” kılıklı ajanlar devletten, partilerden temizlenmedikçe, kökten yıkım engellenemez.  Görev zordur; sınırsız özveri ister. Örneğin ressam Mark Lombardi [1951-2000] tablolarında, Bush ailesi, Harken Energy firması, Suudlar, Usame Bin Ladin ile birçok güç odağının para ilişkilerini, CIA’dan James Bath’ın Suudi bağlantılarını, biyolojik-kimyasal silah-nükleer teknoloji kanallarını sergiledi. FBI elemanları sergiyi bastı. Müze tabloların götürülmesine izin vermedi; ama Lombardi, kısa süre sonra atölyesinde boynundan asılı bulundu. Venezuela’da büyük oy farkıyla iktidara gelen Hugo Chavez Frias yönetimine ve parlamentoya karşı 2002’de sivil-asker darbesi düzenlendi. ABD’den para aldığı kanıtlanan subaylarla, NED ağının “sivil toplum örgütleri” ve işadamları parlamentoya el koydular. Halk parlamentoyu kuşattı; darbeci subaylar, CIA yardımıyla Miami’ye kaçtılar. Savcı Danilo Anderson [1966-2004], polis-asker-savcı-yargıç-sivil, 400’e yakın kişi hakkında casusluluktan, darbecilikten, cinayetten dava dosyası hazırladı. Silahlı suikast girişiminden kurtulan Anderson, on beş gün sonra taşıtına C4 patlayıcı yerleştirilerek öldürüldü.  Kitabın yeni baskısını da, önceki basımlar gibi, sanatçı Mark Lombardi’ye ve ilkeli, bağımsız, dürüst savcılık dersi veren Danilo Anderson’a; İran’da yargısız-savunmasız canlarına kıyılan sanatçılara-yazarlara-ozanlara; gerçeklerin ardında koşarken öldürülen gazetecilere, bilim insanlarına ve hukukçulara adıyor; karanlığı yakma uğraşımda desteklerini esirgemeyenlere bir kez daha teşekkür ediyorum. (16 Mayıs 2013)  __________________________________  * TSK, akademisyenler, edebiyatçılar, gazeteciler, gençler üzerindeki operasyonun ayrıntıları; Türkiye’de çalışan CIA elemanları listesi için bu kitabın devamı Ortağın Çocukları kitabından yararlanılabilir. 2007-2009 arasında NED’den para alan ve 2010 ön-programına alınan sivil(!) örgütlerin görevleri listesine de aynı kitapta yer verildi.**  ** Yıldıray Oğur, “Ergenekon’un özoğulları”, Taraf, 28 Mart 2009.  *** Kitap, 1999’da hazırlandığında TESEV’in o yıllardaki etkili kişilerinden söz edilmişti. Sözü edilmeyenlerin birçoğu sonraki yıllarda siyasette önemli konumlara yükseldiler. Bu nedenle TESEV’in kurucularının listesi, 23.-26. basımlara (s.579-580) eklendi.  ****Kasım 2005 Azerbaycan seçimlerinden önce yazılan Azerbaycan’da Proje Demokratiya kitabı Bakû’de yayınlanamayınca özeti “Sivil örümceğin Ağında”da yayınlanabilmişti. Azerbaycan kitabı, 2006’da Türkiye’de yayınlandı. Eksik bilgilendirmeye yol açmamak için Sivil Örümceğin Ağında’nın Azerbaycan bölümü yeni basımlarda çıkarıldı. Ayrıca Uğur Mumcu’yla ilgili son bölüm, cinayet suçluları yakalanmadan önce yazılmıştı. Türk aydınlarına, güvenlik görevlilerine, yabancı diplomatlara kıyan İran al Kudüs Kuvvetleri’nin Türkiye’deki cinayetleri, yeni bir kitabın konusu olduğundan bu bölüm güncellenmemiştir.

https://www.idefix.com/Kitap/Sivil-Orumcegin-Aginda/Mustafa-Yildirim/Arastirma-Tarih/Politika-Arastirma/Turkiye-Politika-/urunno=0000000185968


Türk Amerikan İlişkileri: 1947 - 1964  

Oral Sander

İmge Kitabevi - 2016

Geçtiğimiz yüzyılı "eski sömürgelerin bağımsızlığa kavuşmaları dönemi" olarak adlandırmak yerinde olur. Sömürgeci devlete karşı savaşım sonucu bağımsızlıklarını kazanan az gelişmiş ülkelerin çoğu ekonomik gelişme ve modernleşmeyi gerçekleştirmek için dış pazar peşinde koşmuş, eski sömürgeci devlete karşı tutumları bir tepki biçiminde ortaya çıksa da az gelişmiş ülkelerin bu devletle özellikle ekonomik ilişkileri yoğunluk kazanmıştır.  Türkiye, tam anlamı ile sömürge konusu bir devlet olmamıştır. Türkiye açısından baktığımızda, II. Dünya Savaşı'ndan sonra çok partili siyasal yaşantıya geçişin ve ekonomik kalkınma çabalarının sonucu olarak beliren dış kaynak gereksinmesi ve bu sırada güçlü ABD'nin bu kaynağı sağlamada en istekli devlet olması, Türkiye'yi ABD'ye yakınlaştırmıştır. Türkiye dış politikasında büyük sömürgeci devlete tepki söz konusu değildir. Bundan yararlanan ABD, kolayca Türk dış politikasının içine yerleşivermiştir.  Türk-Amerikan İlişkileri, yakın tarihimizi ve günümüzü anlamak için Amerika ile kurulan ilişkileri ve bu ilişkilerin temel nedenlerini, belgelerin ışığı altında ortaya koymaktadır.
https://www.idefix.com/Kitap/Turk-Amerikan-Iliskileri/Oral-Sander/Arastirma-Tarih/Politika-Arastirma/Uluslararasi-iliskiler/urunno=0000000688265

Thursday, July 26, 2018

Turkey-U.S. Relations During the Trump Administration By Tugrul Keskin


Tugrul Keskin
Professor and Directof of the Center for Global Governance 
Shanghai University
ABSTRACT:
Turkish American Relations has been taking a dramatic shift in the first part of Trump administration as result of several key factors which have created major conflicts between US National Security strategy and Turkish National Interests. One of the most important one is the Kurdish Issue which is an existential threat for Turkish state and society, perceived by Turkish bureaucratic and political elite. Second important collision is Fethullah Gulen and his movement-followers in which they have played a vital role to overthrow democratically elected Justice Development Party and R. T. Erdogan, supported by Washington bureaucratic elite, inside the beltway. Third factor is directly related with Syrian conflict and Bashar Al-Assad regime. Forth one is indirectly related with Turkish re-rapprochement with Russia and China, but this factor is directly related with the Kurdish issue and conflict with the US. As some academicians and policy oriented think tank scholars portray, the main conflict between Turkey and U.S. is not about democracy, human rights and freedom but instead it is proxy political war between Turkey and US mainly on Kurdish conflict. In this paper/presentation, I examine root, development and current trajectories of these factors and analyze the role of the Trump administration in this major shift between these two NATO allies.  

FOR MORE INFORMATION: tugrulkeskin (AT) t.shu.edu.cn 

Thursday, April 12, 2018

Yeni Kitap: Atsız: Türkçülüğün Mistik Önderi - Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun   
PANAMA YAYINCILIK
http://www.kitapyurdu.com/kitap/atsiz-amp-turkculugun-mistik-onderi/458022.html&filter_name=atsiz
Türk milliyetçiliği fikir sisteminin 1930’dan sonraki önderi Atsız’dır. Atsız Mecmua’yı çıkardığı 1931 yılından bugüne kadar bütün Türkçü nesiller onun yazılarından ve kitaplarından etkilenmişlerdir. Atsız, siyasetle fiilî olarak ilgilenmemiştir. Ancak siyaset hayatında Türk milliyetçiliğini temsil edenler ve seslendirenler de onun fikir ve sanat dünyasının süzgecinden geçmişlerdir. Atsız’ı bu kadar etkili kılan nedir? Bunun birinci sebebi, hiç şüphesiz onun dik duruşudur. Cumhuriyet döneminde Atsız ölçüsünde dik duruşlu, onun kadar eğilip bükülme bilmeyen bir başka insan gösterilemez. Düşündüklerini onun kadar açık söyleyen bir fikir adamı da bulunamaz. Buradaki “açık”, hem “anlaşılır” anlamında, hem “korkusuzca” anlamındadır. Böyle olduğu için de Türkçülük onun kaleminde sarsılmaz bir inanç olarak kendini göstermiştir. Atsız, inanmış ve inandırmıştır. Atsız etkisinin ikinci bir sebebi, şiirleri ve romanlarıdır. Sanat eserleri, onun Türkçülük inancının ruhları saran ve sarsan vasıtalarıdır. Atsız’ı okuyan insan sarsılır; çünkü onun üslubunda insanı ruhundan yakalayan bir sertlik ve mertlik vardır. Atsız, mert adamdır; yazılarına da mertliği yansıtan adamdır. Özellikle mert mizaçlı insanlar, işte bu üsluptan etkilenirler. Namertler ve korkaklar elbette Atsız’dan hoşlanmazlar. Tarihin derinliklerinden bulup çıkardığı Kür Şad, saf, yiğit ve fedakâr Türk’ün timsalidir. Bozkurtlar’ı okuyan genç insanlar hep Kür Şad olmak istemişlerdir. Fakat bu kitapta sadece tarihin kahramanlarını bulmayacaksınız; Atsız’ın olağanüstü öngörülerini de bulacaksınız. Daha 1960’larda bölücülüğe ve Nurculuğa karşı uyarılarını göreceksiniz. Elinizdeki kitap, lise yıllarından beri Atsız’la yoğrulan, hayat çizgisini Atsız’ın fikirleriyle belirleyen bir bilim adamının kaleminden çıkmıştır. Atsız’la ilgili her şeyi bu kitapta bulacaksınız. Hayatının ayrıntılarını, bilim adamlığını, sanat adamlığını, fikirlerini, kavgalarını ve üslubunu. Bütün eserlerinin geniş tanıtım ve tahlillerini. Bu kitapla Atsız’ı daha yakından tanıyacaksınız.

Sunday, February 11, 2018

Atsız ve Türkçülüğün Yarım Asrı: Süreli Yayınlarda Türk Milliyetçiliğinin Seyri

Atsız ve Türkçülüğün Yarım Asrı: Süreli Yayınlarda Türk Milliyetçiliğinin Seyri

Ozan Karabulak

Otuken Yayinlari
Aralık 2017
https://www.otuken.com.tr/ozan-karabulak-atsiz-ve-turkculugun-yarim-asri

Büyük Atsız, ömrünün çoğunu hasrettiği Türkçülük ülküsü yolunda, bilhassa çıkardığı süreli yayınlarla sesini memleket çapında duyulur hâle getirmiş, 1931-1975 yılları arasındaki yaklaşık yarım asrı, fâsılalarla da olsa Atsız Mecmua, Orhun, Orkun, Ötüken gibi Türkçülük tarihinin ses getiren, Cumhuriyet Türkiyesi’nin mühim safhalarına tanıklık edip hâdiselerine dâhil olmuş bir neşriyat faaliyetiyle doldurmuştur. Gölgesi, kendisinden sonra, onun takipçisi olduğu iddiasıyla neşredilen dergiler bir tarafa, günümüzün milliyetçi mevkûtelerinin de üzerine düşen bu girişim, Atsız’ın temsil ettiği Türkçülüğün temel meselelere bakış açısını ortaya koyan bir veritabanı hâlinde önümüzde durmaktadır. Ozan Karabulak, bütüncül bir bakış açısını esas alarak inşa ettiği oylumlu çalışmasıyla, Atsız’ın, sahibi, yayın müdürü, başyazarı olarak öncülük ettiği bu uzun ve sivil Türkçülük yolunun, 273 sayıyı bulan külliyâtı içinde, Atatürk, Rıza Nur, komünizm, din, milliyetçilik, Kürtçülük, Anadoluculuk, dernek faaliyetleri, MHP ve Türkeş gibi ihtilaflara sebep olmuş yahut hakkında fikir birliğine varılmış, tesirleri bugün de hissedilen ana başlıkları üzerinden tam bir tarihî dökümünü çıkarmıştır. Ayrıca çalışmasını zenginleştiren ve belki de Türkçülüğün bibliyografik hafızası olarak nitelendirilebilecek önemli bir işe girişerek, adı geçen dergilerde kalem oynatmış tüm isimlerin ve kaleme aldıkları yazıların fihristini oluşturmuş, ilk dönem Orkun’unda başlayıp Ötüken’e intikâl eden doğum, ölüm ve evlilik ilânlarına ilişkin kayıtları çıkarmış, her Türk milliyetçisi için vazgeçilmez bir referans olarak sivrilip geleceğe de ulaşacak kalıcı ve arşivlik bir monografi ortaya koymuştur.